Üniversite arkadaşım ve kadim dostum sevgili Sezin ‘Blog hazırlıyorum, istediğin herhangi bir konuda bana yazı yazar mısın?’ diye sorduğunda aklıma ilk gelen konu nedense ‘KOŞU’ oldu. Benim gibi sadece 10 ay önce koşuya başlayan ve daha yolun çok başında olan birinden bu konuyla ilgili nasıl bir blog yazısı çıkar bilemiyorum gerçekten. Ama yazıya güzel duygularla ve keyifle başladığımı söyleyebilirim.
Çocukluk yıllarımda benim için spor yaz boyunca üzerinden inmediğim bisiklet ve Banu’s style yüzmeden ibaretti. Bunun dışında maalesef ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite yıllarım masa başında ders çalışarak geçti. Tabi ki beklenen son oldu ve asistanlık yıllarımda vücudum sinyaller vermeye başladı. Postürüm bozulup kendimi sürekli yorgun hissedince merhaba salon sporları isimli yeni bir dönem girdi hayatıma. Step, fitness ve uzun yıllar pilates yaptım diyebilirim. Tenisle bir süre uğraşsam da birlikteliğimiz kısa sürdü. Ama kayağı amatörce de olsa hala yapıyorum.
Bu arada hep şunu söyledim arkadaşlarıma: Ben hayatta koşamam, her türlü sporu söyleyin ama lütfen koşalım demeyin –o yüzdendir ki koşuya başladım dediğimde hani sen koşamazdın deyip beni pek inandırıcı bulmadılar–. Neden böyle düşündüğümü sonrasında buldum sanırım. Çocukluktan kalan ve önemsiz gibi duran ama aslında belki de kök nedeni oluşturan küçücük bir anı. Ankara’da ilkokul yıllarımda abimle katıldığımız halka açık koşu yarışı…. Hayatında mahalledeki oyunlar dışında hiç koşmamış bir çocuğun pistle tanışma macerası ismini de koyabiliriz bu anıya. Mesafe ne kadardı inanın hiç hatırlamıyorum. Abimin ‘Ben önden gidiyorum, seni bitiş çizgisinde bekleyeceğim’ dediğini –benim yavaşlığıma dayanamadı muhtemelen– ve bitiş çizgisinde beni elinde ödül tişörtle beklediğini çok net hatırlıyorum. O yol benim için bitmek bilmemişti ve işte tam da o günden sonra zihnimin derinliklerine kapatmışım bu anı ve koşu serüvenini. Açmaya hiç hevesli değildim doğrusu. Ancak hiç beklemediğimiz bir pandemi yaşandı tüm dünyada. Rutin hayatlarımız tamamen değişti. Benim koşu serüveninin su yüzüne çıkmasına da pandeminin patlak vermesi ve tüm spor salonlarının kapanması sebep oldu desem yanlış olmaz. İnsan asla yapmam dedikleri ile yüzleşmeden bu dünyadan gitmezmiş derler ya galiba doğru. Yürüyüş dışında alternatifimin olmadığı bir dönemde –başka zaman olsa belki yine düşünmezdim– asistanlığımda uzmanım olan ve birkaç yıldır da keyifle koşan sevgili Çağla Ablanın koşu derneği kurduğunu öğrendim. Daha doğrusu sevgili arkadaşım ve komşum Hülya haber verdi –özel teşekkürlerimi gönderiyorum kendisine, sayemde gerçek sporunu buldun diyor çünkü–. Dernek ‘Yaşam için Koşu ve Doğa Spor Kulübü’ çatısında ‘Redfoxes’ https://www.redfoxesrunning.com atletizm takımı olarak birkaç ay önce kurulmuştu. Yeni başlayanlar için yürü-koş grubu ve koşu sonrasında açık havada pilates dersleri, her seviye için antrenmanları düzenleyen hocalar vardı. Cazip geldi. Tamam dedim kendi kendime, koşamasam da yürürüm. Düzenli olarak antrenmanlara katılmaya başladım. Bir süre sonra baktım koşu sürem ve hızım artmış. Hatta durmadan koşabiliyorum. Hocalar dedi ki yarışlara da katılabilirsin, önümüzde Runatolia 2021 https://www.runatolia.com var. Açıkçası biraz tereddütlü gittim. Sadece spor yapmaktı amacım. Yarışlar hiç aklımda yoktu. Ama gidiş o gidiş, nasıl güzel bir ortam… İşini, egolarını o hafta sonu için rafa kaldırmış, koşmak için gelen ve bundan keyif alan, gülümseyen bir kalabalık.
Benimse tek bir hedefim var, yarışı koşarak tamamlayabilmek… İlk 10 K koşum, benim için heyecan dorukta ve sonunda başarıyorum işte. Runatolia’yı hiç durmadan tamamlıyorum. Evet yapıyorum. Yaşasın ben de koşabiliyorum. Kapsama alanı dışına çıkabiliyorum. Yapamayacağımı sandığım engeli kırmayı başarıyorum. Bitirdikten sonra oturuyorum bilgisayar başına, bizim takım bir sonraki yarışta nereye gidiyorsa hooop hemen kaydoluyorum. Ver elini Efes Ultra 2021, 12 K. O da başka bir efsane. Parkur zor benim için evet ama ne gam. Efes koşusunun ruhu bambaşka. Boyut değiştiriyorum koşarken. Ekibimiz şahane, en başından beri. Takım ruhu, motivasyon her daim. Antrenmanda, yarışta….
Bir bakmışım o ruhun parçası olmuşum ben de. Koşarken yorulan ve duran tanımadığım birine sesleniyorum: Hadi devam et, çok iyisin yapabilirsin. Ne kadar iyi hissediyorum. Kesinlikle anlıyorum artık. Kelebek etkisi. Koşu dostluk ve centilmenlik işi. Yarış ikinci sırada geliyor.
"Biliyorum ben daha yolun başındayım". Yolumu bu spora gönül vermiş tanıdığım, tanımadığım bir sürü koşu insanı aydınlatıyor. Koşabildiğim kadar koşmak istiyorum.
"İyi olmak, iyilikle koşmak, iyiliğe koşmak ve iyilik peşinde koşmak istiyorum…."
"Sevgilerimle"
Doç. Dr. Banu Topçu Çakır
"Radyodiagnostik Uzmanı"
Süpersin hocam... tebrikler...👏👏👏🧿🧿🧿🎉🎉🎉🏃♀️🏃♀️🏃♀️
Recep ÇAKMAK...🏃♂️