PANDEMİNİN MİYOP KUŞAĞI

Sayın Prof. Dr. Hakan Özdemir, akademik duruşunun yanı sıra belki çoğumuzun bilmediği iyi bir okuyucu ve yazar kişiliği ile de yazılarından birini NORTHWAY ile paylaştığı için kendisine çok teşekkür ediyoruz.
Yıllardır akademisyenlik ve hocalık karakterinden yararlandığımız ve pandemi döneminde de bizimle bilgi paylaşımını büyük bir özveri ile sürdüren kıymetli hocam, değerli ağabeyime sonsuz saygı ve sevgilerimi iletiyorum .
PANDEMİNİN MİYOP KUŞAĞI

Fransız sosyal tarih anlayışının gelişiminde son derece önemli bir yere sahip olan Marc Bloch’un çok sevdiğim bir sözü var:
“İnsanlar babalarından çok yaşadığı çağa benzerler”. Bu gerçekten doğru olabilir mi? İnsan genetik yapısını aldığı, içgüdüsel altyapısı onu taklit etmek üzerine kurulmuş ve hatta ilk öğretmenliğini yapan bir kişiden daha çok, bir çağa, bir kuşağa nasıl benzeyebilir.
Arketip, dönem ya da kuşak çalışmalarında sıkça rastladığımız önemli bir kavramdır. Arketipler, yaygın şekilde ilişkili olmaya eğilim gösteren sembollerdir.
Analitik psikolojinin kurucusu Jung’a göre arketipler toplumları oluşturan bireylerin ortak bilinçdışının bir sonucudur. Yani atalarının müşterek bir ürünüdür. Arketipler evrenseldir ve kuşaklar tarafından karşılaşılan olaylara göre şekillenmektedir. Bunların oluşmasında aile içi bireysel dinamiklerin kuvvetli bir etki etmesi düşük bir olasılıktır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan Baby Boomer kuşağı, anne ve babalarını temsil eden Büyük Buhranı ve İkinci Dünya Savaşını görmüş uyumlu, kanaatkar, otoriteye saygılı “sessiz kuşağa” hiç benzemez. 1955 doğumlu Baby Boomer kuşağına mensup bir delikanlının, 1929 doğumlu babasını anlamakta büyük zorluk çekmesinin ana nedeni budur. 1980 ile 1995 doğumlulardan oluşan milenyum kuşağının, benim de içinde yer aldığım ebeveylerine benzemesini de bekleyemeyiz. Daha dar ölçekli bakıldığında bu kuralın yine işlediğini görürsünüz. Ülkemizdeki 68 kuşağını oluşturan öncü isimlerin hiç birinin çıktığı ailelere zerre kadar benzemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Şemsi Tebrizi’nin yüzyıllar önce belirttiği gibi “Kainat tekvücuttur, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır”. Bu bağların bazıları anne, baba gibi yakın bağlar olsa da diğer tüm bağların toplamı baskın gelecek ve sonucu bunlar ortaya çıkaracaktır. Hele hele dünyanın modern iletişim kaynakları sayesinde küçüldüğü günümüzde sınıf arkadaşları gibi K-pop dinleyen kızımın benim gibi U2 ya da Iron Maiden dinlemesini beklemek büyük saflık olur.
Toplum bilimcilerinin önemli bir kısmı kuşak değişikliklerinde kuvvetli bir döngüsellik olduğuna inanırlar. Hatta bazıları daha da ileri giderek bu döngüselliğin 20 yıllık dönemlerde değiştiğini iddia ederler. Bu kişiler döngüselliğin gelişen teknoloji ve hızlanan yaşam tarzı ile kısaldığı görüşünü bile kabul etmezler.

Eminim kuşak geçişlerindeki döngüselliği ilk ortaya koyan ünlü sosyolog Talcott Parsons eğer yaşasaydı bu fanatikleri fena halde haşlardı. Parsons’un döngüsellik ile ilgili en önemli tespiti şudur: Ne zaman sosyal düzen ihtiyacı artsa ya da azalsa, toplum yeni bir faza girmeye başlar ve bu da yeni kuşakların gelişimini tetikler. Yani Parsons’a göre sosyal düzendeki önemli değişimler kuşak değişimi açısından kritik süreçlerdir.
Bunları yirmi yıl gibi dar bir periyoda sıkıştırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar kuşaklar ve dolayısıyla toplumlar sosyal düzene etki eden en önemli unsurlar olsa da; döngüselliği, sosyal düzeni değiştirecek önemli olaylar belirler ve bu önemli olayların ne zaman ortaya çıkabileceğini bilemezsiniz. İkinci Dünya Savaşı Baby Boomer kuşağını yaratırken, 1980 darbesi ülkemizde 80 kuşağının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Aynı dönemde Reganizmin ve Thatcherizmin etkisi ile bizdeki baskı görmüş, itaatkar, kuralcı 80 kuşağına benzeyen bir kuşağın tüm dünyada ortaya çıkması da tesadüf değildir.

Dünya tarihinin 20 yıllık döngüsellik kuralını çiğneyerek çok kuvvetli bir kuşak değişiminin arefesinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü iletişimin bu derece geliştiği, adeta dünyanın küçük bir ülke haline geldiği bu modern dönemde dünyanın neredeyse her köşesinin eş zamanlı bir düzen değişiminin eşiğinde olduğunu görebiliyoruz. Bunu tetikleyen faktör hiç şüphesiz pandemidir. Tek başlarına çok büyük olaylar olsalar da ne Birinci Dünya Savaşı, ne Büyük Buhran, ne de İkinci Dünya Savaşı dünyanın bu denli “küçüldüğü” bir dönemde ortaya çıkmadı.
Pandemi bu aşamaya kadar bir global sağlık sorunu olarak kaldı ama pandeminin büyük ekonomik bunalımlara, büyük kıtlıklara, büyük göçlere ve toplumsal hareketlere dönüşme ihtimalinin net bir şeklide görebiliyorum. Bu bağlamda yeni gelecek kuşağın şekillenmesinde pandeminin nereye evrileceği çok önemlidir. Bu nedenle bu kuşağın özelliklerini bugünden tahmin etmek oldukça zor görülmekte. Bu arada geçtiğimiz günlerde gelecek kuşağın bir özelliğinin göz hekimi meslektaşlarım tarafından ortaya konduğunu da söylemem gerekiyor. Bu kuşak kesinlikle miyopik bir kuşak olacak. Tüm dünya çapında pandemi nedeniyle çocuklarda bilgisayar, cep telefonu ve tablet kullanımında bir patlama yaşanıyor ve biz göz hekimleri çok iyi biliyoruz ki, bu çocuklar büyüdüğünde çok daha fazla oranda miyop olacaklar.
Umarım eğitimleri ciddi şekilde aksayan, korku içinde yaşayan, sosyal bağlantıları kopmuş ve yakın dönemde ekonomik sıkıntılar içine düşecek bu kuşağın miyopluğu sadece gerçek anlamı içinde kalır.
Çünkü sizin de bildiğiniz gibi “miyopluk” sosyal bilimciler arasında uzağı göremeyen, öngörüsüz, empati yeteneği düşük anlamlarında kullanılmakta. Ve maalesef bu güzel mavi gezegenin “pandeminin miyop kuşağını” taşıyacak zamanı ve gücü kalmadı.
Prof. Dr. Hakan Özdemir, 05.05.2021
Sayın Özdemir, NORTHWAY okuyucuları ile olduğunuz için teşekkür eder, çıkacak kitabınızı sabırsızlıkla beklediğimizi belirtmek isteriz.
ÖZGEÇMİŞ
Sayın Prof. Dr. Hakan Özdemir 1989 İzmir Atatürk Lisesi mezunudur.
1996 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Bölümü’nü bitirmiştir.
1996 yılında Tıpta Uzmanlık Sınavını (TUS) Türkiye Derecesi ile kazanan Dr. Özdemir Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalında ihtisasa başlamıştır.
2001 yılında Cerrahpaşa Göz Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimini tamamlamıştır.
2001-2002 yıllarında İstanbul Retina Enstitüsü’nde retina hastalıkları ve vitreoretinal cerrahi eğitimi alan Dr. Özdemir daha sonraki yıllarda aynı klinikte çalışmış ve 2007 yılında Göz Hastalıkları Doçenti ünvanını almıştır.
2005-2006 yıllarında ülkemizde fotodinamik tedaviyi başlatan ve Yakın Doğu ve Balkanlarda binin üzerinde hekime fotodinamik tedavi eğitimi veren ekibin içinde yer almış ve sertifikasyonunu sağlamıştır.
2009 yılında Prof. Dr. Murat Karaçorlu ve Doç. Dr. Serra Arf ile birlikte çok sayıda göz doktorlarına retina alanında eğitim sağlayan “octclub.org” sitesini kurmuş ve sitenin editörlük görevini üstlenmiştir.
2015 yılından beri Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalında Profesör Doktor, Retina ve Vitreoretinal Cerrahi Bölümü sorumlusu ve Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışmaktadır.
2017-2019 yıllarında Bezmialem Vakıf Üniversitesinde Senato Üyeliği görevini üstlenmiştir.
“Koroid Yenidamarlanmaları ve Fotodinamik Tedavi”, “Göz Hastalıkları ve anti-VEGF Tedavi” ve “Maküla Hastalıklarında Optik Koherens Tomografi” adlı kitapların editör ve yazarlarındandır.
Ayrıca alanlarında dünya çapında öneme sahip eserler olan “Vitreoretinal Cerrahi Teknikleri”, “Oxford Klinik Göz Atlası” ve “Göz Hastalıklarında Optik Koherens Tomografi” kitaplarının çeviri editörlerindendir.
Birçok kitapta bölüm yazarlıkları da bulunan Dr. Özdemir’in 200’den fazla bilimsel makalesi olup, yabancı yayınlardaki ve yabancı kitaplardaki atıf sayısı 1628, h-indeksi 27.5’dir.
Kendi uzmanlık alanları olan “Retina Hastalıkları ve Tedavileri” konusunda yurtdışı ve yurtiçinde 800’den fazla toplantıda davetli konuşmacı olarak yer almıştır.
“Tıp tarihi” “Bilim felsefesi”, “Kişisel gelişim yöntemleri”, “Sunum teknikleri”, “Öğrenme yöntemleri”, “Klinik araştırmalar”, “Bilimin geleceği” ve “Uyku Bilimi” gibi farklı alanlarda da çok sayıda konferanslar vermiştir.
Dr. Özdemir halen birçok ulusal ve uluslararası bilim dergisinin yayın kurulu üyeliklerini ve hakemliklerini yapmaktadır. Çok sayıda ilaç firmasına danışmanlık yapmaktadır.
Prof. Dr. Hakan Özdemir, Göz Hastalıkları Uzmanı
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul

Comentarios